Moleküler Biyoloji ve Genetik
- ezgithewanderer
- Sep 11, 2019
- 5 min read
Updated: Sep 12, 2019
Merhaba arkadaşlar!
Bir süredir o kadar çok soru ve istek geldi ki, en iyisi böyle bir yazı yazıp herkesin sorularını cevaplamak istedim. Bu yazıyı okuduktan sonra hala bir sorunuz olursa, Instagram hesabımdan sorularınızı cevaplamaya çalışırım. (Instagram: ezgithewanderer)
Haydi bakalım başlayalım. Birden fazla okuyucu kitlesine hitap ettiğim için yazıyı kategorilere böleceğim. Böylelikle lisedeyseniz ve bu bölümü okumak istiyorsanız ya da bölüme yeni başlayıp tavsiye almak istiyorsanız ona uygun başlıkları okuyabilirsiniz :) [Yazının sonundan not, sanırım çok uzun olacak diye birkaç yazı halinde yayınlayacağım.]
1. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Hakkında Genel Bilgiler
Moleküler Biyoloji ve Genetik nedir, neler öğretmeyi amaçlar?
“a branch of biology dealing with the ultimate physicochemical organization of living matter and especially with the molecular basis of inheritance and protein synthesis” [1]
Yukarıda Merriam-Webster’ın moleküler biyoloji tanımını okudunuz.
Kendi sözcüklerimle ifade etmeye çalışayım. Moleküler biyoloji, canlılığın merkezinde yer alan biyolojik aktiviteler ve kimyasal reaksiyonların ele alındığı, canlı yapıların birbirleri ve çevreleri arasındaki iletişimin moleküler düzeyde incelendiği, DNA, RNA ve protein moleküllerinin yapı ve işlevlerini temel alarak ilerleyen bir bilim dalıdır. Genetik için ise aslında hepimizin bildiği tabirle kalıtım, canlılar arasındaki özellik aktarımının, çeşitliliğin ve daha birçok farklı başlığın incelendiği alan diyebiliriz.

Bu tanımları yapmak bile aslına bakarsanız oldukça zor. Çünkü MBG okuduktan sonra ve hatta okurken o kadar çok çeşitli, farklı alanlara yönelme imkânınız var ki, MBG için ne sadece genetik varyasyonları inceler diyebilirsiniz, ne sadece virüslerle çalışılır diyebilirsiniz ne de odağı sadece RNA’dır gibi bir sav öne sürebilir. Zaten yazı ilerledikçe bunu daha iyi anlayacağımızı umuyorum.
Tanımları hallettiğimize göre (umarım halletmişizdir) şimdi bir de derslere bir bakalım isterseniz.
Dersler
Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümleri genel itibariyle ‘moleküler biyoloji’, ‘hücre biyolojisi’, ‘genetik-moleküler genetik’, ‘biyokimya’ ve ‘evrim ve biyoçeşitlilik’ gibi temel derslerin yanında fizik, kimya ve matematik bilgisi vermeyi de amaçlar. Burada çeşitli üniversitelerin ders programlarına baktığımızda da genel olarak aynı tabloyla karşılaşıyoruz zaten: Boğaziçi Üni., Bilkent Üni., İYTE, Bartın Üni.
Burada değinmek istediğim önemli bir nokta var: “Ben biyolojiyi çok seviyorum, o yüzden MBG okuyacağım” şeklinde bir düşünce çok gerçekçi bir yaklaşım değil. Neden değil çünkü bizler-sizler birer temel bilim öğrencisi olacağız, doğa bilimi öğrencisi olacağız. Fizikten, kimyadan ve matematikten bağımsız sırf bir biyoloji sevdası ne yazık ki bizi ilerletmez arkadaşlar. Özellikle Boğaziçi Üniversite’sinde yoğun bir matematik, fizik ve kimya eğitimi alıyoruz ilk iki sene. Biyoloji dersleri çok iyi olup bu derslerle uğraşma durumu sıklıkla görülüyor. Benim fikrimce MBG okumaya karar verişiniz biyolojiyi sevmekten çok doğa bilimlerini sevdiğiniz için olmalı.
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde Okuma Motivasyonları
Ben yıllarca tıp okumak istiyordum, lise 2'deyken ise aklıma Moleküler Biyoloji okuma fikri girdi. O sırada genetik hastalıklar ile ilgili çalışmalar beni heyecanlandırıyordu doğrusu. Ha bir de küçükken ısıramayan sivrisinek gibi müthiş gen değişiklikleri hayal ediyordum ama çaktırmayalım... Neyse, ciddi olacak olursam bu bölümü isteme sebebim bana araştırma yapma olanağı vereceğini düşünmemdi. Doğrusu fizik ve kimyayı biyolojiden her zaman daha çok sevdim. Bir gün CERN'e gitme hayalleriyle uyur ertesi gün 7 yaşımda alınan önlüğü giyer laboratuvara çevirdiğim banyoda kimyasal deneyler yapardım. Kendimi hep laboratuvarda deney yaparken düşündüm, sanırım bir şeyleri ilk kez benim bulabilecek olmamın heyecanı o genç yaşta beni saran şeylerden bir tanesiydi. Biraz da başka arkadaşlar ne düşünmüş de bu bölümü seçmişler onlara bir göz atalım:
Aslında benim bilim ile haşır neşir olmam çok küçüklüğüme dayanıyor. TÜBİTAK'ın gerçekten TÜBİTAK olduğu zamanlarda elime bir tanıdığım aracılığıyla bir sürü bilim kitabı geçmişti. Ardından Bilim Çocuk adındaki, o zamanlar gerçekten harika olan dergiyi almaya başladım ve senelerce okudum. Bir çocuğun hayal gücüyle bilimin uçsuz bucaksız dünyası birleşince de ortaya hayatının her anını bilmeye ve öğrenmeye adamış birisi çıkıyor. Aslında ben bilimin her dalına neredeyse eşit derecede ilgi duyuyorum fakat özellikle moleküler biyolojiyi seçme sebebim canlılar dünyasının ve onun arkasında yatan moleküler yapıların ve mikroskobik olayların beni her zaman derinden etkilemesiydi.
Lisanstan bir arkadaşımın düşüncelerini okudunuz, şimdi bir başka arkadaşımın sözlerine kulak verelim:
Neden bu bölüm? Çünkü üniversiteye başlamadan önce geç de olsa keşfettiğim popüler bilim dergilerini okumak veya bilimsel haberler görmek ve aynı zamanda laboratuvarda bir şeyler araştırma düşüncesi beni heyecanlandırıyordu. Yani açıkçası bu bölümü seçmem benim belirli bir konuda idealist olmamdan değil de merak ve heyecandan geliyordu.
Bir de doktora öğrencisinin düşüncelerini alıp diğer konu başlığına geçelim :)
Ortaokul ve lise hayatım boyunca fen projeleriyle/ yarışmalarıyla uğraşmıştım çokça. Bilim kadını olmak aşırı derecede havalı bir şey gibi geliyordu ve laboratuvarda çalışırken kendimi iyi hissediyordum, çok heyecanlanıyordum. Deneme sınavlarında iyi puanlar almaya başlayınca herkes tıp oku diye tutturdu ama küçükken doktor olmak istediğim halde büyüyünce kendimi doktor gibi hayal edemedim bir türlü. Bizim okulun laboratuvarında bir abla vardı projelerimize yardım eden. O MBG mezunuydu onu görünce dedim ben neden olmayayım :)
Gördüğünüz gibi hepimizde bir merak, bir heyecan, bir bilim tutkusu varmış diyebiliriz sanırım :)

Mezun Olduktan Sonrası / İş İmkanları
Belki de en çok merak edilen kısımlardan bir tanesi de bu. “İş olanağı çok yok deniyor, biraz açıklayabilir misiniz?” sorusuna kendimce şunları söyleyebilirim: Ben bu bölüme başlarken 4 yılın sonunda mezun olup bir iş ararım diye değil de araştırma yaparım, yüksek lisans, doktora yaparım diyerek başladım. Zaten 5 yaşında deney yapmaya başlayan bir tipten de başka ne bekleyebilirdik değil mi? “9-5 iş bana göre değil yaa” şeklindeki artistliklerimin sonucunda, projemi yaparken 09.00-23.00 çalıştığım da oldu ama olsundu…
Gerçek hayata dönecek olursak evet bölümde ben ve birçok arkadaşım aslında akademik kariyer istiyorduk ve o yönde ilerledik. Ama hiç mi iş yok? Azıcık da mı yok? diyorsanız bir doktora öğrencisinin fikrini alalım:
“İş bulan tanıdık var tabii :) Satış ya da klinik araştırmada yöneticilik işine girişenler var tanıdığım. Pozisyonlarında hızlı yükseliyorlar iyi para kazanıyorlar ama kendini geliştirme ihtimali ne kadar oluyor? Ayrıca kendi şirketini açan birkaç kişi de var ben onları daha çok takdir ediyorum mesela birisi biyoinformatik hizmeti veriyor. Ya da bir başkası bakteriyel gübre üretip çiftçilere satıyor. Bir de Bilimfili diye bir blog var, o çocuklar da bizim bölümden mesela.“
Kendim “yaa yüksek de yapmasak mı iş mi baksak” buhranına girdiğim sırada ünlü ilaç firmalarının iş ilanlarına bakarken gördüm ki onlar da en az yüksek lisans yapmış birilerini istiyorlar. Yani yüksekten kaçış olmayabilir, olabilir de tabii bu kişiye göre çok değişen bir şey.
Lisansını benimle birlikte bitiren bir arkadaşımsa şunları söylemekte:
“Mezun olan arkadaşlarımın çoğu akademik olarak kariyerine devam ediyor ama biyoinformatik şirketinde de iş bulan arkadaşım var.”
Gördüğümüz gibi, aslında birçok kişinin izlediği yol yüksek lisans-doktora olarak devam etse de iş bulabilen ya da bulan hatta o işi kendisi başlatan insanlar da mevcut. Fakat bu noktada şunu belirtmem gerekir, bu bölümden mezun olduktan sonra sayfa sayfa iş ilanı olmadığı için, mezun olduğunuzda sizi öne çıkaracak şeylere ihtiyacınız olduğunu düşünüyorum.
Konuşacak çok fazla konu başlığı olduğu için ve gelen soruların hepsine tek tek ne yazık ki cevap veremediğim için yazının bu kısmını bir an önce yayınlamak istedim. Sonraki yazılarda şu konuları ele alacağız:
-Tekrar başlasam bu bölümü okur muydum?
-Akademik kariyer korkutucu bir süreç mi, ben yapabilir miyim?
-Bu bölümü okuduğumuz üniversitenin önemi var mı?
-Boğaziçi'nde okumanın artı ve eksileri
-Lisansa baştan başlasam neleri değiştirirdim
-Boğaziçi MBG (belki dersler hakkında konuşabiliriz birazcık :) )
-Doğru yerde, doğru şeyi mi yapıyorum? Motivasyon kayıpları
-Kendimi nasıl geliştirebilirim
-Yeni başlayanlara tavsiyeler
Daha sonraları da umuyorum ki yüksek lisans hakkında biraz sohbet edeceğiz. Şimdilik benden bu kadar, tekrar görüşmek üzere.
Güzelliklerle kalın!
Ezgi
Referanslar:
1)https://www.merriam-webster.com/dictionary/molecular%20biology
Comments