Boğaziçi Üniversitesine Başlayacaklara Tavsiyeler -2
- ezgithewanderer
- Aug 28, 2019
- 5 min read
Merhaba!
Daha önce ilkini yazdığım yazının ikinci kısmıyla karşınızdayım! Boğaziçi Üniversitesinde okumak aslında öyle uzun soluklu bir maceraydı ki, üniversite yaşamı hakkında birçok yazı yazabilirim -zaten yazmak da istiyorum. :)
Bu sefer lafı fazla uzatmadan önerilere geçelim!

Mithat Alam Film Merkezi:
Doğrusu ben sinemayı diğer bütün alanlara kıyasla daha az biliyorum ve bu yüzden daha az seviyorum. Ama ne olursa olsun, benim hayat anlayışım “her şeyden biraz öğrenmiş olmak” olduğu için, yapabildiğim kadarıyla sinemayı da takip etmeye çalışıyorum. Okuldaki üzüldüğüm şeylerden birisi de Mithat Alam Film Merkezi’nden yeterince yararlanamamış olmak. Burayı okulumuza kazandıran sevgili Mithat Alam'ı ne yazık ki üç yıl önce kaybettik, ama böyle güzel insanlar kazandırdıkları güzelliklerle kalıcı oluyorlar... Güney Kampüs’te yokuştan aşağı inerken sağ tarafımızda kalan bu tatlı yer kesinlikle yararlanılması gereken bir yer. Önündeki panoda her zaman bir etkinliğin afişini görebilirsiniz. Örneğin ben yıllar önce Farah Zeynep Abdullah ile olan bir söyleşiye katılmıştım. İçeride önceden rezervasyon yaptırarak kullanabileceğiniz bir film odası mevcut; dilediğiniz filmi seçip rahat bir koltukta izleyebiliyorsunuz! Sinefil adlı bir dergisi de olan MAFM’de yazları terasta gerçekleşen açık hava sinemasına katılamamış olmak içimdeki ukdelerden birisidir. Lütfen siz de ilk günlerinizde gidip oradan bilgi edinin ki, güzel olanakları kullanma şansınız artsın! :) Şuradan gösterim, söyleşi ve panel gibi etkinliklerin duyurularını takip edebilirsiniz.

Seçmeli Dersler:
Öncelikle bu, bölümünüze göre değişecek olan bir başlık. Bana kalırsa Boğaziçi Üniversitesi’nin bu konuda makul bir düzeni var. Sayısal bölümler için olan HSS'e ek olarak, unrestricted, complementary elective ve departmental elective denen farklı kategoriler mevcut. HSS denilen kategoriye aslında sosyal ve beşeri bilimler seçmelisi de diyebiliriz, Psikoloji bölümü derslerinden sanat/edebiyat derslerine farklı alanlarda birçok ders alma şansınız oluyor. Unrestricted elective’ler adı üstünde bir sınırı olmayan; herhangi bir bölümden alacağınız 3 kredilik bir derse karşılık geliyor. Departmental elective dediğimiz dersler bölümünüzde açılan ve genelde son sene alacağınız bölüm seçmeli dersleriniz oluyor. Complementary elective dersler ise (CC diye de geçebilir) bölümünüze yakın olan bölümlerden alabileceğiniz seçmeli dersler oluyor genellikle. Sosyal Bilimlerde okuyan arkadaşlarınsa science elective’leri oluyor ve genelde fizik, kimya, biyoloji kodlu dersleri alabiliyorlar (öğrendiğim kadarıyla matematik dersleri ve çevre bilimlerinden dersler de alınabiliyormuş). Bu derslerin listeleri güncelleniyor olmakla birlikte danışmanınızdan (advisor) öğrenmeniz mümkün. Zaten dönem başlarında da fakülteler bu listeleri danışmanlara mail atıyor. Kaldı ki ilk döneminizde birçok dersiniz otomatik olarak seçilmiş bir şekilde gelecek karşınıza, dert etmeyin!
Seçmeli dersler konusunda kişisel önerim şudur: Gerçekten ilgi alanınız olan bir dersi almaya çalışın. Elbette seçmeli derslerden AA alıp not ortalaması yükseltmek cazip görünüyor olabilir, ama her zaman Latince dersi ya da drama dersi alma şansına sahip olamıyoruz, olamayacağız. Böyle bir şans varken etinden kemiğinden yararlanmak lazım bence, en sonunda göreceksiniz ki aldığınız bir AA'dansa kendinize kattığınız o bilgiler önemli olan.

Etkinlikler:
Boğaziçi Üniversitesi’nde okumak ayağınıza kadar gelen onlarca etkinlik açısından inanılmaz bir deneyim. 5 yıl boyunca tiyatrosundan söyleşisine, zeybek gösterisinden klasik müzik konserlerine, dans festivallerinden spor festivallerine koşmuş biri olarak şunu açık yüreklilikle söylüyorum ki bulabildiğiniz her etkinliğe ama her etkinliğe katılın! Genelde birçoğu ücretsiz yahut cüzi bir ücret karşılığında oluyor. Bu noktada sizlere tavsiyem Kurumsal İletişim Ofisi’nden gelen mailleri göz ardı etmemeniz. "Ben fizik okuyorum tarih seminerinden bana ne!" ya da "Ben Uluslararası Ticaret okuyorum Bilim Kulübü astronomi etkinlikleri bana uymaz" demeyin! Üniversite sizin tabiri caizse sünger gibi olup mümkün olabilecek her bilgiyi bünyenize katmanız gereken bir yer. 5 yılınızı manzarada oturarak yahut derslere girip çıkarak da geçirebilirsiniz elbet; ancak onca yıl geçtikten sonra ben ne yapmışım? dememek için önceden harekete geçmek gerekiyor. Bölümle yahut kendi ilgi alanlarınız, tutkularınız dışında kalan etkinliklere de katılım gösterin. Şuraya BU+ etkinliklerinin de linkini bırakıyorum. Dönem dönem gerçekleştirilen açık dersler birçok konuda oluyor ve çok kıymetli konuşmacılarla çok farklı konularda bilgi edinebiliyorsunuz. Ayrıca herkese açık olan bu derslerden ne kadar çok kişi faydalanırsa o kadar iyi! (Bonus: Etkinlik yerine göre yeni yerler keşfetmeniz de başka bir artı.)
Hatta şuradan direkt olarak okulun etkinlik takvimine gidebilirsiniz :)

BUDANS:
Okula geldiğimde ilk yazımda da bahsettiğim gibi yaptığım ilk iş ALH Klasik Müzik Konserlerine kombine bilet almak olmuştu. İkincisi ise Büdans’a katılmaktı. Şu an geriye dönüp baktığımda hayatımın en doğru kararlarındandı diyebilirim bunun için. Büdans yani Boğaziçi Üniversitesi Dans Kulübü adı üstünde dansın kalbinin attığı yer! 5 yıldır tango yapıyor olduğum için onunla ilgili bir yazı yazma isteğim zaten var, ama şöyle bir bahsetmek gerekirse tango, sportif latin (cha cha cha, jive vb.), sosyal latin(salsa&bachata), dönemine göre eklenen farklı danslarla ve Mayıs ayındaki dans festivaliyle Büdans kesinlikle göz atmanızı, deneyimlemenizi tavsiye ettiğim bir kulüp. Ben tango derslerine ek olarak bir dönem salsa ve çok az da lindy hop derslerine katılmıştım. İlk adımımı attığım andan bugüne, her günüm ayrı güzeldi! Siz de dönem başlayınca açılacak dersleri takip edebilir, ilk derslere gidip deneyimleyip istediğiniz dans ile devam edebilirsiniz!

Başkalarına anlatacağınız bir şeyleriniz olsun:
Bu sanırım benim için en mühim konulardan birisi. Hazırlık sınıfının yazında Güney’de otururken bir arkadaşımın bana yönelttiği soru şu an bile aklımda ve kendime sorduğum bir sorudur: "Bana anlatabileceğin, kendini yetkin hissettiğin hangi alan var?" O gün bu soruya cevabım Türk şiirinde Garip ve İkinci Yeni dönemleriydi. Zaman çok çabuk geçiyor arkadaşlar. 19 yaşımda bana sorulan bu soruya 23 yaşımda baktığımda hem kendime katmak isteyip katamadıklarıma üzülüyorum hem de kendime katabildiklerime seviniyorum. Kendi tecrübelerim bir yana, siz siz olun, başkalarına anlatabileceğiniz bir şeyler olsun. Elbette o günün vizyondaki filmleriyle takip ettiğiniz dizinin son sezonu güzel sohbet konuları. Ama hayatın bundan ibaret olmadığını bir an önce fark etmek gerek. Etrafta sizin ilginizi çekecek bir konu mutlaka vardır. Bu Ortaçağ'da aile yapısı da olabilir, 19.yy Klasik Batı Müziği de olabilir; sadece bir şehrin tarihini de merak ediyor olabilirsiniz, severek dinlediğiniz bir sanatçının hayatının, müziğinin detaylarını da. Bilmek güzel bir şey, bilgiye aç olmaksa en güzeli. "Ne işime yarayacak? Ben niye bu kitabı okuyorum? Şimdi bunu öğrenmemin ne gereği var?" gibi soruların üniversitede eğitim gören bir zihnin çok dışında kalması gerektiğine inanıyorum. Üniversiteye büyük anlamlar yüklediğimden değil, aklımıza büyük anlamlar yüklediğimden :)
Staj/Çalışma:
Hangi bölümde okuduğunuza göre elbette değişkenlik gösterebilecek bir başlık bu. Ancak değinmek istediğim önemli bir nokta var: Kaçıncı sınıfta olursanız olun, tecrübe edinmeye başlayın. Hele ki laboratuvar çalışmaları olan bir bölümdeyseniz, hocalarınızla/asistanlarınızla iletişim kurup yardım edebileceğiniz, gözlem yapabileceğiniz bir çalışma olup olmadığını öğrenin. Ayrıca, okuduğunuz bölümlerin dışındaki alanlarda da deneyim kazanırsanız bu sizin ileride çok büyük bir avantaja dönüşebilir. Kariyer adımları attıkça kafanızda bazı soru işaretleri oluşabilir, alan değiştirmek isteyebilir ya da kendi alanınızda istediğiniz fırsatları o anda yakalayamayabilirsiniz. Farklı tecrübeler edinmiş olmak bu noktada sizin avantajınıza olacaktır kanısındayım. Bu tecrübe illa ki resmi bir staj yoluyla edilinmek zorunda değil. Felsefe bölümünde okurken reklam alanında çalışarak, sosyoloji okurken film alanında çalışmalar yaparak ya da moleküler biyoloji ve genetik okurken edebiyat-yazın alanında kendinize yeni yollar açabilirsiniz, örnekleri mevcut. :)
Şimdilik benden bu kadar! Bu yazıda da yine her şeyi toparlayamadım, o yüzden görünen o ki bu serinin üçüncüsünü de yazmam gerekiyor. Merak ettiğiniz şeyler varsa yorumlarda lütfen belirtin.
Güzelliklerle kalın!
Ezgi
Comentários